Agile asla sadece Agile değildir ve fena halde hayata benzer...
- Mustafa Onur YILMAZ
- 8 Haz 2017
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Eyl 2023
2000 yılında Serdar Akar'ın çektiği "Dar alanda kısa paslaşmalar" filminde de açılış repliği şu şekildedir.
"hayat futbola fena halde benzer.futbol şahsi beceri gerektirir ama aslinda ayakla oynanan bir spordur. Ayni zamanda toplu halde oynanan bir oyundur. Dört doğru pas, %90 goldür.hayat da öyle degil mi?"
Simon Kuper in 1996 tarihli "Football against the enemy" kitabı ise türkçeye futbol asla sadece futbol değildir şeklinde çevirilerek hayat ile futbolun ne kadar iç içe olduğunu gösterir.
Düşünüldüğünde futbol ve hayatın birbirine benzemesi çok doğal. Her ikisi de insanların toplu olarak gerçekleştirdikleri aktiviteler bütünüdür.
Eski bir kalecinin şu sözü tamda konuyu özetlemektedir "Hayata dair ne öğrendiysem futbol sayesinde öğrendim; çünkü top her zaman beklemediğim köşeden geldi."
Agile ise futbola fena halde benzer.
Her ikiside takım halinde yapılır.
Her ikisinde de gole ulaşmak amaçtır.
Belirli/limitli süresi (time box) vardır.
İyi bir planlama her ikisinde de başarı getirir.
İyi bir sunum her ikisinde de izleyiciyi tatmin eder.
Hatalarından ders çıkartıp düzeltenler her zaman kazanır.
Doğru yetenekleri doğru yerde kullanmak esasdır.
Her ikisininde fanatikleri çekilmez.
Her ikisinde de disiplinli olan kazanır.
Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Fakat amacım Futbol ile Agile ın ortak noktalarına vurgulamak değil her ikisininde hayatın ne kadar içinde olduğunu göstermek.
Agile uygulamak isteyen kişilerin sıklıkla dile getirdiği bir soru bulunmakta. "Agile bizim şirkete uygun mu?" Bakalım;
1986 dünya kupasında Arjantin milli takımı o ana kadar çok az görülmüş bir diziliş ile turnuvayı tamamladı. Adına 3-5-2 denilen bu sistem o zamana kadar çok denenmemiş ve riskli bulunmuş yoğun şekilde eleştirilmişti. Bu sistem Arjantin'e o sene kupayı getirmişti. Sonrasında Almanya (o dönemki adı ile Federal Almanya) bu dizilişle 1988 Avrupa kupası, 1990 da ise Dünya kupasını kazandı.
Bu sistemde amaç orta sahayı kalabalık tutmak, hücuma hızlı çıkmak gerektiğinde de defansa destek olmaktı. Takım içi koordinasyon yüksek olduğunda ve sisteme uygun oyuncular ile ciddi başarılar elde edildiği görülmüştü. Hücum ağırlıklı idi ve bu sistem ile gole ulaşmak daha kolay ve hızlı idi. Ama dezavantajları da vardı. Defans oyuncuları yeteri kadar hızlı değilse ve orta saha gerekli desteği vermez ise kolay gol yeniliyordu.
Peki sizin şirketiniz 3-5-2 oynayabilecek riski alabiliyor mu? Daha fazla gol için defansta tehlike yaşamayı göze alabiliyor mu? Oyuncularınız bu taktiği oynamakta başarılı olabilecek mi?
Daha önemli bir soru "Tek bir sistem ile tüm maçları kazanabilir misiniz?"
Tıpkı hayatta olduğu gibi uzun vadeli planlar hayatın değişkenliği içinde çoğu zaman geçersiz kalacaktır. Kısa aralıklar ile sık sık plan yapmak ve bir önceki plandan çıkarılan dersleri bir sonraki plana eklemek bu konu da yapılabilecek en akıllıca iştir. İşte bunun adı da Agile'dır.
Bu sebepten Agile'ın şirketinize uygun olup olmadığından çok onu uygulayıp uygulayamayacağınızı sorgulamak en doğru yaklaşım olacaktır.
コメント